Markanızı bir sonraki seviyeye taşımak mı istiyorsunuz? Bunu yapmak için bir logo ve slogandan daha fazlasına ihtiyacınız olacak. Şeyden bahsediyorum, kimliğin tamamından!

Sen kimsin?
Arkadaşlarınızı, en yakın olduğunuz kişileri düşünün. Onları giydiği kıyafetler için mi seviyorsunuz? Öyle olmadığını düşünmek istiyorum. İşte bu durum sadece logosu olan bir marka için de geçerli.

Markanızın bir insan olduğunu düşünün. Marka kimliğini nasıl tasarlardınız?

Mesela markanızın inancı ne? Neye inanır?
Örneğin büyük markalar hedef kitlesini önemsediğini göstermek için her şeye inanır. Bu onları tüketicilere karşı daha çekici kılar.

Kültürel olarak nasıl davranır? Karakteri nedir?
Üzerinde iş yaptığımız endüstri markaların güçlü kültürünün olmasını talep ediyor. Ne için, nasıl ve neden yaptıklarını sorguluyor. Bu nedenle markanızın karakterini iyi belirlemek devreye giriyor.

Markanız hangi kişilerle takılır?
Bir markanın odak kitlesine ihtiyacı vardır. Örneğin Britney Spears konserinde metal müzik çalamazsın. Kiminle konuşuyorsanız açık ve net olmanız önemli bir faktördür.

Markanız nasıl giyinir ve konuşurdu?
Markanız nasıl bir ses çıkarıyor? Ne tonda, hangi hızda ve ne hakkında konuşuyor? Bu özelliğinizi belirlemek sizin markanızı sektörde nerede konumlandırdığınızı gösterecektir.

İnsanlar üzerinde nasıl bir etki bırakırdı?
Markanız yeni bir ortama girdiği zaman insanlar üzerinde nasıl bir etki bırakırdı? Herkes ondan etkilenir miydi, ilgi odağı o mu olurdu? Yoksa partide en köşede yalnız başına mı otururdu?  En iyi markalar, birincil müşterilerini etkilemek için yeni ve yaratıcı yollar bulur. Bu neden sizin markanız olmasın?

Tüm bunlara uymak için markanızın tam kişiliğe ihtiyacı vardır. Kiminle konuştuğunuz konusunda net ve öz olun. Arkadaşlarınızla ​​insan oldukları için takılırsınız, sizi güldürürler, anlarlar ve önemserler. İnsanların artık markalardan bekledikleri derinlik, kişilik ve "onları anlayan" biridir.

Her şeyden önce kendinize şunu sorun,
Sizin markanız bir insan mı?