Bu yıl yine 2 milyondan fazla öğenci üniversite sınavına girdi. 2 milyon öğrenci yine lise hayatının bitişine inanamayıp; heyecan ve korkuyla yeni hayaller kurdu... Sınava kadar olan süre yorgunlukla, anne baba baskılarıyla, sizden bağımsız hareket etmeye başlayan duygu durumlarıyla geçip gitti... Şimdi sırada ikinci kısım var: tercihler!

Kendimizi bildik bileli karşılaştığımız o meşhur soru "Büyüyünce ne olacaksın?" belki de artık öğrencilerin kendine en çok sorduğu soruya dönüştü. Nesiller boyu, kendimizi bildik bileli aşina olduğumuz bu soruya cevabı hiç değişmeyenler olsa da bir türlü bu sorunun cevabını tam olarak veremeyenler de yok değil.

Tam olarak 5 yıl önce aynı serüveni tamamlamış biri olarak söylemeliyim ki, sınav öncesi yaşanılan tüm stres tercih dönemi stresinin yanında hiçbir şey... İletişim Fakültesi okumayı çok uzun yıllar önce kafasına koymuş ve Gazetecilik mesleğine de yazı yazma, hikayeler anlatma sevdasından dolayı göz kırpan biri olarak şuan geldiğim noktadan liseyi yeni bitirmiş ve tercih dönemine giriş yapmak üzere olan gençlere neler söyleyebilirim...

Öncelikle "hayat kısa, kuşlar uçuyor" falan değil de; neyi sevdiğinizi gözlemleyin arkadaşlarım! Ne yaparken çok mutlusunuz hayatta ve bu şey çalışırken size yemek yeme, barınma, seyahat etme gibi fırsatları yine dilediğiniz şekilde yaşama fırsatı sunacak mı? Ülkenin eğitim sisteminin karmaşası, ekonomik sıkıntılı durumlar, hep bir gitme isteği... Bu yazıda -şimdilik- bunlara elbette yer vermiyorum. 24 yaşını doldurmuş, öğrenciyken birçok farklı sektörde tam zamanlı/ yarı zamanlı olarak çalışmış, üniversitedeki 2. yılında Türkiye'de gazetecilik yapmak istemediğine karar vermiş biri olarak söylüyorum ki: bir iş, onu en çok isteyenindir! Neyi çok istiyorsanız onun peşinden gidin ve o işi alın! Üniversiteyi sadece meslek edineceğiniz bir kurum olarak görmeyin; özellikle İletişim Fakültesi tercih edecek olan arkadaşlarım için söylüyorum: aşılacak çok engel, stajyer olunacak çok işletme var! İletişim Fakültesi'nden bir bölüm seçecekseniz; kendinizi bu alanda eğitmek ve geliştirmek hatta hayatınızı bu işten kazandığınız para ile sürdürmek istiyorsanız okumaya, anlamaya, dinlemeye vakit ayırdığınız kadar; gezmeye, görmeye, izlemeye, keşfetmeye her zaman vakit ayırmalısınız. Sürekli kendini güncelleyen medya sektörü, yeni medya araçlarının hayatımıza işlemesiyle birlikte hızına yetişemediğimiz/ yetişmek için sürekli hareket halinde olduğumuz bir yapıya kavuştu....

Geleneksel medyanın ve geleneksel iletişim boyutlarının çok ötesinde olduğumuz çağımızda; her şeyi hızla tüketirken ne istediğimizi ve bizin neyi mutlu ettiğini -zor da olsa- kendimize sık sık hatırlatalım... Ümitvâr olunuz gençler!

Soru ve yorumlarınızı iletmek için: [email protected]

ya da instagram: cerenisto