Günümüzde markaların eskiye dönüşü ile sosyal medya ve PR stratejilerinde değişiklikler oluşmaya başladı. Bu dönüşün nedeni kültürel değişmeler olarak belirlenmekte. Özellikle teknolojinin hayatımızda büyük yer kaplamasından dolayı deforme olan toplum yapısı, günlük hayat akışımıza yansımış durumda. Bu da doğal olarak en sık kullandığımız, teknolojinin uzantısı olan sosyal mecralarda da markalar üzerinde etkilerini gösteriyor.

Örneğin Kekstra'nın Gürbüz'ü geri getirmesi gibi. Burada aslında çok yönlü bir etki var. Deforme olan toplum, eski kültürel değerlerini yitiriyor, yalnızlaşıyor, tekrardan eskiyi anmaya, eskiye özlem duymaya başlıyor. Kaybettiği toplumsal değerlere dönüş yapmak istiyor.

 

Toplumun yeniden eski değerlere kavuşma isteği de markalar açısında stratejik değişiklikleri doğruyor. Örneğin Kekstra'nın Gürbüz'ü geri getirmesi, Yumiyum'un yeniden bir süreliğine piyasaya sürülmesi ve üstelik bu durumu hem sosyal medyada, hem haberlerde hem de basılı alanlarda duyurması toplumsal değişikliklerin markalara yansımasına bir örnek. Bu sayede marka, kullanıcı ile özlem duyulan duyguyu bir araya getiriyor. Bu duyguların temelinde kültürel unsurlar bulunuyor. Toplumun giyim tarzı, yemek tarzı, gelenek ve görenekleri gibi kitlelerin duygularına hitap eden unsurlara da reklamlarda oldukça sık yer verilmekte. Bu sayede reklamı gören kişilerin, ürün ile duygusal bir kurması amaçlanıyor. Duygusal bağ kurulan ürünlerde, marka sadakatinin oluşması daha hızlı ve kalıcı oluyor. Bu nedenle markalar, stratejilerinde kültürel unsurlara mümkün olduğu kadar fazla yer vermeye çalışıyor. Hatta yöresel farklılıklar da bu kültürel unsurlar arasına girerek, reklamların daha lokal ve daha etkili olması sağlanıyor. Markalar bu şekilde bölgesel reklamlar ile var olan ve potansiyel kullanıcıları ile daha sıkı bir bağ kuruyor. Örneğin, bir ürünün satışında Ege Bölgesi için o yörenin şivesi, Karadeniz Bölgesi için ise Karadeniz şivesi kullanılması, hedef kitlenin marka ile bağ kurmada daha etkili oluyor. Bireyler, reklamda ya da üründe kendilerinden bir şey bulabiliyor, bu da bireylerin empati yapmasını kolaylaştırıyor. Ürünün satın alınmasını tetikleyen diğer unsurlardan biri de empati olduğu için markalar, hedef kitlenin empati kurmasını kolaylaştıracak yöntemler kullanıyor.